Günümüzde yaşlı insanlar dişlerini eskiye nazaran daha uzun yıllar koruyabiliyorlar ve yaşlılıkla birlikte korunan ortalama diş sayısı da artış gösteriyor ama bu durum, dişle ilgili daha fazla sorunun ortaya çıkmasını çoğu zaman engelleyemiyor. Bu nedenlerle, diş hekimlerini düzenli aralıklarla ziyaret etmek önem taşıyor.
Bu yazıda en sık rastlanan ağız ve diş sorunlarını ve bunlara karşı çözümleri listeliyoruz.
Yetişikin ve ileri yaş insanlarda çürümeler olabilmektedir. Bunlar eski dolguların, kuron ve köprülerin önünde ve çevresinde, daha önce sorun yaşamamış dişlerin yüzeyinde veya dişlerinizin kökünde gerçekleşebilmektedir. Yaşlandıkça dişlerinizin kökleri daha yumuşak olur ve bu tarz sorunlara maruz kalma riski artar.
Florürlü jelleri ve gargaraları deneyebilirsiniz, ancak daha doğal bir şey istiyorsanız, mineral açısından zengin bir beslenme düzenine sahip olmalı ve bol miktarda D vitamini almalısınız. Veya diş hekiminizden, dişlerinize ve diş köklerine uygulayabileceğiniz reçeteli jeller veya cilalar isteyiniz.
Tükürük, dişlerimizi çürümeye karşı korur. Ancak yaşlandıkça, ilaç kullanıyorsanız ya da belirli sağlık sorunlarınız varsa, yeterince tükürük üretemezsiniz ve dişleriniz çürüme ve diş eti hastalığı riski altında olabilir. Tükürükte bulunan bulunan mineraller, kalsiyum ve fosfat, demineralizasyonu önler ve diş çürümelerine karşı savaşır. Peki, kuru bir ağza sahip olup olmadığınızı nasıl anlarsınız? Ağzınızda yapışkan bir his, yutkunma sorunu, kuru bir boğaz ve kuru, çatlamış dudaklar kuru bir ağzın belirtileri olabilir. Ağzınızda metalik bir tat veya sürekli ağız kokusu varsa ağız kuruluğu sorununuz olabilir. Ağız kuruluğuna genellikle ilaçlar neden olur ve insanlar yaşlandıkça da daha fazla ilaç kullanmaları gerekir. Ayrıca, ağız kuruluğu; sigara kullanımı veya tükürük bezlerine zarar veren sağlık problemlerinden de kaynaklanabilmektedir.
Ağız kuruluğunuz varsa, tükürük üretimini artırmaya çalışmalısınız. Bunun için gün boyu bol su içebilir veya şekersiz ksilitol sakızı çiğneyebilirsiniz. Çoğu zaman bunlar, yeterli tükürük akışını elde etmek için yeterli olmayabilmekte ve ağzınız risk altında kalabilmektedir. Diş hekiminiz de, reçeteli bir tükürük üretici ürün yazarak veya formüle ederek, tükürüğün çoğalması için size yardımcı olabilir.
Diş etleriniz şişmişse, kızarıklık yapıyorsa veya kolayca kanıyorsa, diş eti hastalığının erken dönem hali olan, ilerleyebilen ve tehlikeli olabilecek bir rahatsızlık olan diş eti iltihabına (jinjivit) sahip olabilirsiniz. Tedavi edilmemiş diş eti hastalığı, diş etleri dişten çekilip enfekte olabilen cepler oluşturduğu zaman periyodontite dönüşür. Dişeti hastalığı kontrol ve tedavi edilmediğinde, çenenizde kemik kaybına ve en sonunda dişlerinizin kaybedilmesine neden olabilmektedir.
Diş eti hastalığına yakalanma riskiniz, özellikle ağız hijyenine yeterince dikkat etmemeniz, kuron dişe sahip olmanız, başarısız diş hekimliği işlemleri görmüş olmanız, sigara ve ilaç kullanımı, kuru ağız ve menopoz sonrası dönemde olma durumu ile artmaktadır.
Bu durum için en iyi çare düzenli diş hekimliği ve hijyenist ziyaretlerdir. Düzenliden kasıt, genelde önerilen yılda iki kereden daha sıktır çünkü iltihaplı, enfekte dişetlerinin bu durum için daha sık tedavi edilmesi gerekebilmektedir.
Yaşlandıkça ağız kanserinin görülme sıklığı artmakta ve bu ciddi hastalık sık sık sigara ve alkol kullanımıyla ilişkilendirilmektedir. Son zamanlarda ağız kanseri vakaları yaygınlaşmış ve bu duruma İnsan Papillom Virüsünün de yol açabileceği keşfedilmiştir.
Ağız kanserine sahip olan insanların sadece yarısı hayatta kalmayı başarabilmektedir. Erken tanı hayatta kalma ihtimalini artırmakta ve hayatta kalma şansını yüzde seksenlere çıkarmaktadır. Diş muayeneniz ağız kanseri tetkiklerini de içermelidir. Diş hekiminiz dilinizi tutarak ağzınızda, boğazınızda ve çenenizde yumuşak doku olup olmadığını kontrol etmelidir.
Yaşlanmayla birlikte, dişleriniz yer değiştirir ve bu durum görünüm dışında da sorunlar yaratabilir. Bu dişlerin temizlenmesi daha zordur ve çürümelere ve diş eti rahatsızlıklarına karşı daha korumasızdır. Ayrıca düzgün olmayan dişler destekleyici doku ve kemiğe de zarar verebilmektedir. Üste binen ve hareket eden dişler yanlış ısırmalara yol açar, çiğnemeyi zorlaştırır, gece diş sıkmalarına ve kilitlenmelere neden olur. Daha yaşlı kişilerde diş eti hastalığı eğilimi de yüksek olduğundan diş kaybı ihtimali de artmaktadır.
Dişlerinizde kayma olduysa aparey, aralayıcı veya tel kullanmanız gerekebilir ve bunun için diş hekiminizi ziyaret etmeniz gereklidir. Diş hekiminiz tarafından bunlar gerekli görülmeyebilir ama gene de genel kontrollerinizde bu konu hakkında sorununuz olup olmadığını hekiminize danışmalısınız. Eğer bu sorun sizde varsa hem temizletmek hem de düzeltme tedavileri için diş hekiminize daha sık gitmeniz gerekecektir.
Diş sıkma ve gıcırdatma hayatın geç dönemlerinde başlayan bir sorun değildir fakat etkileri yaş ilerledikçe daha çok hissedilir. Eğer uykuda dişlerinizi sıkıyor veya gıcırdatıyorsanız, diş minesine zarar vererek dentin katmanına ulaşabilirsiniz ki bu durum ağrılara ve çürümelere yol açar. Ayrıca bol dolgulu dişleri çatlatabilir veya ayırabilir veya ağzınızda kuron ve köprüler varsa bunlara zarar verebilirsiniz. Diş sıkma ve gıcırdatma, yaşlanmayla birlikte kötüleşir çünkü dişlerinizde üst üste binmeler ve ısırma düzeninde bozulmalar olur. Yaşlılarda horlama ve uyku apnesi geliştirme de diş sıkma ile ilişkilendirilir.
Diş hekimiz sizin için bir gece koruması veya uyku apnesi – horlama ortotiği yapabilir ve bu sayede uyurken dişlerinizi, dolgularınızı, kuron ve köprülerinizi zarar görmekten koruyabilirsiniz.
Adres: Bağdat Caddesi No:166/3 Palmiye Apartmanı Selamiçeşme Feneryolu Kadıköy İstanbul